OECD’nin ‘Bir Bakışta Eğitim Raporu’na göre, Türkiye’de eğitimdeki tüm kademelere göre eğitim başına yapılan harcamalar, OECD’nin çok altında kaldı
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 2025 yılı bütçesi Meclis’e sunulurken, bütçeden eğitime ayrılan paya eğitimcilerden eleştiriler geldi. Eğitim Sen, önerilen MEB bütçesinin eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmenin çok uzağında olduğunu belirterek, Türkiye’deki öğrenci başına eğitim harcamalarının OECD ortalamasının altında olduğuna işaret etti.
Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, “Ülke ekonomisinde yaşanan ağır kriz koşulları devam ederken, 2025 yılı için Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan pay 1 trilyon 452 milyar lira olarak belirlenmiştir. MEB bütçesinin 2024 yılında 1 trilyon 92 milyar lira olduğu dikkate alındığında, yıllık enflasyon oranının oldukça altında, yüzde 33’lük bir artış yapıldığı anlaşılmaktadır. Önerilen MEB bütçesi, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmenin çok uzağındadır” denildi.
“2024 MEB bütçesi 2023’e göre iki kattan fazla artırılırken, 2025 yılında artış oranının üçte birde kalmış olması, önümüzdeki yıl ekonomide ve eğitimde bizleri bugünlerden çok daha zor koşulların beklediğinin habercisidir. Eğitimde temizlik krizi, taşımalı eğitim, öğrenci yoksulluğu, beslenme problemleri, eğitimin genel niteliği gibi en temel ve zorunlu ihtiyaçlar görmezden gelinerek hazırlanan 2025 MEB bütçesinin zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan çok uzak olduğunu bugünden söylemek mümkündür” denilen açıklama şöyle devam etti:
“Her bütçe döneminde olduğu gibi bu yıl da bütçede ‘En yüksek pay eğitime ayrılıyor’ söylemi devam etmektedir, oysa artan öğrenci sayılarına karşın bütçede oransal bir artış olmaması kamusal eğitimin niteliğine büyük zarar vermektedir. Nitekim AKP hükümetleri döneminde, eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 5’in yarısına bile ulaşmamıştır.
Geçtiğimiz 23 yıl içinde özelleştirmeler ve eğitimin ticarileştirilmesi yolunda kamusal eğitime darbe niteliğinde adımlar atılmıştır. MEB bütçesinin, merkezi bütçeye ve milli gelire oranı aynı düzeyde seyretmiş, okulların kendi kaynaklarını yaratması gerektiği söylemi hâkim kılınmıştır. Bu nedenle eğitim harcamalarının esas yükü okul aile birliği, katkı payları, kayıt ücretleri, eğitim alanlarının ticarileştirilmesi gibi yollarla büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılmış, bu durum zaten geçim sıkıntısı yaşayan velileri daha fazla zorlamaya başlamıştır.
Yıllardır eğitime ayrılan ödenekler büyük ölçüde tadilat, alt yapı sorunlarının giderilmesi çerçevesiyle sınırlandırılmakta, enflasyon karşısında rakamsal artış dışında bir hedef belirlenmemektedir. Dolayısıyla, eğitimin niteliğini yükseltecek hizmetlere yönelik yatırımlar açısından bütçeler yeterli gelmemektedir. Okulların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar dahi artış yapılmamaktadır. Bu durumun kaçınılmaz sonucu olarak, okullar en temel ihtiyaçlarını kayıt sırasında alınan bağışlar ve velilerden düzenli olarak toplanan aidat benzeri paralarla karşılamaktadır. Okul aile birlikleri sadece okula kaynak yaratmak için çalışan organlar haline gelmiş ya da getirilmiştir. Okulda beslenme ve zorunlu ihtiyaçların giderilmesi için kantin, taşıma vb. faaliyetler ticarileştirilmiş ve okul içinde öğrencilerin ailesinden alabileceği paranın artırılmasına yönelik bir iç piyasa yaratılmıştır.
OECD’nin her yıl eylül ayı içinde yayınladığı Bir Bakışta Eğitim Raporu’na (Education at a Glance) göre, Türkiye’de eğitim kademelerine göre öğrenci başına yapılan harcamalar OECD ortalamasının hala çok altında seyretmektedir. Türkiye’de eğitim kademelerine göre, öğrenci başına yapılan harcamaların OECD ortalaması ile karşılaştırmalı verileri şu şekilde:
İLKÖĞRETİM: Türkiye’de ilköğretim düzeyinde öğrenci başına yıllık yapılan harcama 4.036 ABD doları iken, İlköğretimde OECD ortalaması yıllık 9.923 ABD dolarıdır. Türkiye’nin ilköğretimde öğrenci başına harcamasının OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 40'ı düzeyinde olduğunu gösteriyor.
ORTAÖĞRETİM: Ortaöğretimde Türkiye’de öğrenci başına yıllık yapılan harcama 4.793 ABD doları, ortaöğretimde OECD ortalaması yıllık 11.400 ABD dolarıdır. Ortaöğretim kademesinde Türkiye’nin eğitim harcaması, OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 42’si kadar.
YÜKSEKÖĞRETİM: Yükseköğretimde öğrenci başına yıllık yapılan harcama 10.366 ABD doları, yükseköğretimde OECD ortalaması yıllık 17.559 ABD dolarıdır. Türkiye, yükseköğretimde OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 60’ı kadar harcama yapıyor.
Türkiye’nin eğitim kademelerine göre öğrenci başına yaptığı harcama, OECD ortalamasının oldukça altındadır. Özellikle ilköğretim ve ortaöğretimde bu fark daha belirgindir. Bu rakamlar, Türkiye’nin eğitime daha fazla yatırım yapması gerektiğini ve harcamaların OECD ülkeleri seviyesine yükseltilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.”